Thursday 28 July 2011

Frantz Fanon, 50 yıl sonra

6 Aralık 2011'de Frantz Fanon'un ölümünün üzerinden 50 yıl geçmiş olacak. Dünyanın her yerinde, üniversitelerde, sendika bürolarında, gecekondu mahallelerinde, hapishanelerde, kiliselerde ve olağanüstü bir insanın anlamını ve şimdi burada devam ettirdiğimiz mücadelelerimizi göstermek için birlikte düşünmeye çalıştıkları diğer yerlerde insanlar bir araya geliyorlar.

Frantz Fanon, 50 yıl sonra

Richard Pithouse

İnsanlığa acil bir sadakat

Fanon, Fransız himayesindeki Karayip Adaları'ndan Martinik'te 1925'te doğdu. Ada, yerli halkı katleden Fransızlar tarafından sömürgeleştirilmiş ve Kara Afrika'dan köleler ve Hindistan'dan sözleşmeli işçiler şeker kamışı yetiştirmek için yerleştirilmişti. 1939'da, 14 yaşındayken, lisede büyük şair ve sömürge karşıtı entellektüel Aimée Césaire'ın öğrencisi olunca Fanon'un politik bilinci uyandı. Sonraki yıl Vichy'nin pro-Nazi rejimi yanlısı 5000 Fransız denizci adaya gelince çoğunluğu Fransız olduğuna inanan siyah Martinikliler ansızın saldırgan, aşağılayıcı ve çoğu zaman sarhoş Fransızlar'ın ırkçılığıyla karşı karşıya kaldılar. Henüz ergenlik çağındaki Fanon, Fransız denizcilerin bir yurttaşını dövdükleri sırada ortaya atlayarak arkadaşlarını şaşırttı ve 17 yaşına gelince adadan kaçarak faşizme karşı mücadele eden Özgür Fransız Kuvvetleri'ne gizlice katılınca daha da şaşırttı. Fanon'un öğretmenlerinden biri öğrencilerine, beyazların arasındaki savaşın kendilerini ilgilendirmediğini söylemişti. Fanon adamı bu alçaklık diye kovarak şöyle dedi: "Tehdit altında olduğu her yerde ve her zaman kendimi özgürlüğe adayacağım".

Fakat Özgür Fransız Kuvvetleri, siyahi askerlerine karşı aynı şekilde davranmadı. Fanon çarpışmadaki kahramanlığıyla savaş madalyası aldı ama siyahi askerler her zaman ikinci sınıf muamelesi gördü ve hatta son zaferdeki rolleri bile inkar edildi.

Savaştan sonra Fanon, Fransa'da tıp eğitimi aldı ve psikiyatride uzmanlaştı. 1952'de, 27 yaşındayken ilk kitabı "Siyah Deri Beyaz Maske" yayınlandı. Kitap, siyah karşıtı bir dünyada, siyah olarak yaşama deneyimiyle hesaplaşır. Martinik'ten Fransa'ya hareketle, dil, cinsel arzu, dünyada bedensel mevcudiyet, psikoloji ve tanınma politikalarının ırkçı bir toplumda siyahların sosyal ilişkileri ışında ele alınır. İnsanlık ideası olarak özgürlüğe kesin bir sadakat taşıyan aynı anda hem güzel hem de yıkıcı olağanüstü bir kitaptır. Fanon metnini üniversite jürisine sundu. Ama akademisyenler genellikle genç insanların zekasını özgürce yeşertmeleri için cesaretlendirmekte gerçek bir adım atmak yerine küçük düşürmek için uzlaşırlar ve çalışması reddedilir. Bazı bildirimsi şiirsel tarzı editörlerini rahatsız ediyordu, ancak kendisine bu konu sorulduğunda şu ünlü cevabı veriyordu: "Bu cümleyi daha iyi ifade edemem. Böyle şeyler yazarken okuyucumun sinir uçlarına dokunmaya çalışıyorum. Yani akıldışı olarak, neredeyse duygusalca". Artık akademik dünya, evrensel olarak ırkçılığın modern dünyanın yapı taşı olduğunu ve "Siyah Deri Beyaz Maske" çalışmasının modern dünyanın en önemli kitaplarından biri olduğunu tanıyor.

1953'te, Fanon sömürge altındaki Cezayir'de bir psikiyatri hastanesinde kadro bulur. Daha sonra yoldaşı ve biyografisinin yazarı olacak meslektaşı Alice Cherki, Cezayir'de beyazların ırkçılığının olağan olduğunu hatırlatır: "sıradan, açıkça ve tamamen doğal görülür". Bununla birlikte hastane insanların iyileştiği bir yer olmaktansa bir hapishane gibi yönetilirdi. Fanon hemen hastaların zincirlerini kaldırttı ve hastaneyi tedavi edici bir topluluk haline getirmeye çalıştı. Kasım 1954'te sömürge karşıtı ayaklanma patlar ve sonraki yılın başından itibaren Fanon, gizlice, Cezayir ulusal kurtuluş hareketi "FLN" için çalışmaya koyulur. İki yıl sonra hastaneye bir istifa mektubu yazar, sömürgeci toplumun aslında hastalarından daha deli olduğunu söyler. Kendisine ülkeyi terk etmek için 48 saat tanınır ve FLN'nin gazetesine editörlük yapacağı ve doktorluğa devam edeceği Tunus'a sürgüne gider. 1959'da mücadelenin kültürü nasıl hareketlendirdiğini işleyen bir kitap olan "Cezayir Devriminin V. Yılı"nı yazar. Kitabın en tanınmış bölümü, başörtüsünün sömürgeciliğe karşı direnişte rolü üzerinde durur.

1960'ta FLN'nin Gana büyükelçisi olarak atanır ve Cezayir hareketini temsil etmek için Güney Sahra'nın yeni bağımsız olmuş çok sayıda ülkesine yolculuklar yapar. Bu yılın sonunda lösemi olduğunu keşfeder. Derhal yeni bir kitap yazmaya karar verir, son kitabını. Bu kitap, "Yeryüzünün Lanetlileri" on haftada yazılmıştır. Bir sömürge şehrinin "ikiye bölünmüş bir dünya" olarak tasviriyle başlar, sömürge karşıtı mücadeleye eşlik eden bilinç mutasyonları olarak adlandırdığı çalışmayla devam eder ve sonunda yeni rejimlerin ortaya çıkması için mücadele etmiş insanların, halkın özlemlerini içine almak ve kendi entrikalarını haklı çıkarmak için kurtuluş hareketlerini araçsallaştıran, kurtarıcıdan çok yırtıcı yeni bir seçkin tarafından etkin siyasi yaşamdan kovulmasından doğan sömürge sonrası devletlerin krizini değerlendirir.

Fanon'a göre, ulusal kurtuluş mücadeleleri vaadini ancak ulusal bilincin yerini toplumsal bilincin almasıyla tutulabilirdi. İnsan umudu diye adlandırdığına ulaşmak için ikinci bir mücadeleyi elzem kabul ediyordu. İlk kitabında olduğu gibi sonuncusunda da, insan özgürlüğünün değerine kesin bir sadakatle bağlı kaldı. Kitap yayın aşamasında hemen yasaklandı ve Fanon sonraki haftalarda öldü. Cezayir Savaşı'nın son çatışmaları yaşanırken, Tunus'la Cezayir'i ayıran dağlardaki bir ormana gömüldü.

Fanon'un eseri, Güney Afrika'daki siyah kimlik hareketine, ABD'deki hapsedilmiş entelektüellere ve ırkçılığa ve sömürgeciliğe karşı mücadele sorunuyla olduğu kadar, küçük hırslarını tatmin etmek için bu mücadeleleri zapt eden ve yönünü değiştiren yeni seçkinlere karşı direnişle ilgili tüm dünyadaki insanlara ilham verdi.

Fanon kesinlikle mücadelesinin ve yazılı tanıklığının bağlamı dışında kanonik bir otorite olarak kabul edilmek istemedi. Tam tersine ilk kitabından sonuncusuna, yaşayan bir düşüncenin belirli bir durumda bir angajman olması gerektiğinin sürekli altını çizdi.

Ancak ölümünden 50 yıl sonra, dünyamız hem şaşırtıcı biçimde benzer hem de Fanon'un yaşadığı ve yakıcı bir tutkuyla mücadele ettiği dünyadan şaşırtıcı biçimde farklı. "Tüm yasakları kaldıran ve gerçek sorunları gösteren" Irak petrolü ve Haiti'ye düzeni yeniden inşa etmek üzere gönderilen askerler üzerine görüşleri halen güncelliğini koruyor. Düzenli olarak talan edilen ulusal kurtuluş mücadelelerinin yozlaşması tasviri Afrika'nın güneyindeki yeni okurları tarafından genellikle kehanet olarak kabul ediliyor.

Kuzey Afrika ve Ortadoğu politik baharı ve bunlardan önce Latin Amerika'da birkaç hareketin bu dünyadaki son otuz yıla hakim olmuş sükuneti kesinlikle bulandırmış olmasına rağmen Fanon'un yazdığı devrimci Afrika'dan uzağız. Fanon ve Patrice Lumumba gibi insanların, kendilerini yeni bir Afrika'nın ortaya çıkması için daha büyük bir mücadelenin parçası olarak görmekte tamamen haklı buldukları dönemin uzağındayız gibi görünüyor. Burada, Güney Afrika'da, devleti gittikçe daha şiddetle yöneten bir grup vicdansız soytarıyla kendini belki bir politik örgütlülüğe adayabilen ancak özgürlüğün savunusuna kesinlikle adayamayan ruhsuz teknokratlar karışımı büyük insanlar kuşağının yerini aldı.

Ama mücadele devam ediyor ve Fanon, 50 yıl sonra bile bizi, bu toplumsal alanda sıradan kadın ve erkeklerin hâlâ olan biteni sorgulaması için mücadelede hazır olmaya ve gerçek politik eylemliliğe güç ve akıl vermeye çağırıyor.

Bu yılın şubat ayında, Édouard Glissant'ın ölümünden beri, Patrick Chamoiseau, bu yaratıcı romancı muhtemelen Martinikli en önemli entelektüel sayılabilir. En ünlü kitabı Texaco'da, fabrikasız atölyesiz, işsiz patronsuz, küçük bir işten bir diğerine yollanan, hayatta kalmaya mücadelesinde boğulmuş ve varoluşu kor ateş döşeli bir yola benzeyen bir proletaryadan bahsediyor. Kor alevler üzerinde yürüdüğü, çevresinde mermilerin, devlet tarafından ateşlenen mermilerin uçuştuğu, pislik dolu plastik torbaların çevrelediği bu yolda Fanon'un insanlığa, tüm insanlığa sadakati kuşağımız tarafından tüm aciliyetiyle yeniden ortaya sürülmelidir.

(Çeviren Orhan Göztepe)

Haziran 2011'de counterpunch.org'da yayınlanan bu metin, yazarının izni ile marksist.org'da yayınlanmaktadır.

Richard Pithouse Güney Afrika'da Rhodes Üniversitesi'nde siyaset bilimi dersleri vermektedir